X
yonetici

yonetici

17 Mart 2024 Pazar

DEVA İl Başkanı Bingöl: Karanlığı aydınlığa çeviren Çanakkale ruhudur

DEVA İl Başkanı Bingöl: Karanlığı aydınlığa çeviren Çanakkale ruhudur
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Erzurum İl Başkanı Vahit Bingöl, Çanakkale Zaferi’nin 109. yılı nedeniyle bir mesaj yayınladı. Bingöl, Çanakkale ruhunun kaybolmadığı müddetçe Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalacağını söyledi.
Başkan Bingöl, Çanakkale Savaşı’nın Birinci Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleri olduğunu hatırlatarak, Çanakkale’nin bütün bir millet olarak destansı zafer olduğunu ifade etti.
Çanakkale’de atılan zafer tohumlarının Kurtuluş Savaşı ile sonuçlandığını dile getiren Bingöl, yaptığı açıklamasında şunları söyledi:

“Çanakkale, birliğin, dirliğin, inanmışlığın, kahramanlığın, bağımsızlığın ve özgürlüğün vücut bulduğu bir ruhtur. Bu ruhu kaybetmediğimiz müddetçe Atatürk’ün dediği gibi ‘Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.’
Bugün dünyanın dört bir yanına kan, gözyaşı ve acı ihraç eden Avrupalı ülkelerin vahşetini, Türk Milleti olarak bizler o gün iliklerimize kadar yaşadık. Merhum Mehmet Akif’in ‘Çanakkale şehitlerine’ isimli şiirinde dile getirdiği gibi;
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…
Hani, tâ’ûna da züldür bu rezîl istîlâ!
Çanakkale bir ruhtur ve bu ruhu kaybetmemek için çalışmalıyız. Bugün içinde bulunduğumuz siyasi, ekonomik ve toplumsal problemlerin üstesinden gelmenin tek yolu da bu ruhu yaşamaktan ve yaşatmaktan geçmektedir.
Unutmayalım ki karanlığı aydınlığa çeviren Çanakkale ruhu olmuştur. Bu toprakların altındaki binlerce kefensiz yatanın hakkı için bu cennet vatanı korumalı, kollamalı, kalkındırmalı, geliştirmeli ve dünyanın parmakla gösterdiği bir ülke haline getirmeliyiz.
Bu duygu ve düşüncelerle başta Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşları olmak üzere tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. Gazilerimize de sağlıklı, mutlu, huzurlu bir ömür diliyorum.”

Devamını Oku

GENÇ BAŞKAN ADAYI ERDOĞAN’DAN, KÖPRÜKÖY İÇİN BÜYÜK PROJELER

GENÇ BAŞKAN ADAYI ERDOĞAN’DAN, KÖPRÜKÖY İÇİN BÜYÜK PROJELER
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Köprüköy Belediye Başkan Adayı Mehmet Tahir Erdoğan, projeleri ile dikkat çekiyor. Erdoğan, seçmenin kendisine teveccüh gösterip seçmesi halinde ilçeyi yaşanabilir, turizm merkezi haline getireceğini iddia etti.
‘Şeffaf Belediyecilik ve Yaşanabilir bir İlçe’ sloganı ile yola çıkan DEVA Partisi Erzurum Köprüköy İlçe Belediye Başkan Adayı Mehmet Tahir Erdoğan, genç yaşına rağmen deneyimli bir belediyeci gibi büyük projelere imza atmaya hazırlanıyor. Köprüköy’ün yıllardır ilçe olmasına rağmen bir türlü köy görünümünden kurtulamadığını söyleyen Erdoğan, ‘Saygı değer hemşehrilerimin imkan vermesi halinde ilçemizin bu talihsizliğini değiştirip yaşanabilir bir turizm cenneti haline getireceğiz”dedi.
Genç başkan adayı Erdoğan, kısa süre önce siyasete atılması halinde ilçenin öncelikli sorunlarını profesyonel bir ekiple tespit ederek hazırladıkları projelerle hayli iddialı. Genç başkan adayı, seçilmesi halinde öncelikle olarak ilçe gençleri ile çocuklarına yönelik projeleri hayatiyete geçireceğini açıkladı. Erdoğan, ilçe merkezinde çocuklar için kreş, üniversiteye hazırlanan öğrenciler için ise etüt merkezleri açacaklarını belirterek, üniversite öğrencilerine aylık bin 500 TL geri ödemesiz burs, yeni evlenecek olan genç kızlara 25 TL’lik çeyiz yardımı, hane sayısı 25’in üzerinde olan köylere de futbol halı sahası yaptıracağını söyledi.
Ayrıca, ihtiyaç sahibi ailelerin yeni doğmuş bebekleri için bir yıl boyunca bez ve mama desteği sağlayacaklarını da açıklayan Erdoğan, “İlçemiz ve mahallelerimizin içil ihtiyacı olan alt yapı, üst yapı ve çevre düzenlemesini bir an önce tamamlayacağız. İlçemizde organik olarak yetiştirilen ürünlerin satışı için Pazar yeri kuracağız. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımızın evlerinin bakım ve onarımını yapacağız. Köylerimizdeki okulların lojmanlarını onarıp, lojman olmayan köylerimize lojman yapacağız. Köylerimizde hayvanların içme suları için göletler kurulacak, yollar parke ve asfaltlanacak, ağaçlandırmalar yapacağız. Ayrıca ihtiyaç olunan köylerimize çoban evleri yaptıracağız. İlçemizle birlikte köylerimizde de mesire piknik alanları yaparak hemşehrilerimizin hafta sonlarını aileleri ile birlikte çoluk çocuk rahat bir piknik yapmalarını sağlayacağız. Bizim amacımız, şeffaf belediyecilik ve ilçemizi yaşanabilir bir şekilde hak ettiği yere getirmektir. İlçemizdeki deli Çermik’i, Çobandede Köprüsünü yerli ve yabancı turistlerin hizmetine sunacağız. Böylelikle ilçemizi hem yaşanabilir hem de turizm merkezi haline getireceğiz” diye konuştu.

Devamını Oku

Babacan ve Bingöl’den Erzurum’un 106. Kurtuluş Yılı Mesajı

Babacan ve Bingöl’den Erzurum’un 106. Kurtuluş Yılı Mesajı
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 12 Mart Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümünü unutmadı. Babacan, mesajında “Toprak sevdasını yüreğinden bir an olsun bile eksiltmeyen Erzurumlu kardeşlerimi bu kutlu günde selamlıyorum” dedi.
BABACAN’IN MESAJI ŞÖYLE;
‘Erzurum’un çifte sevinci kutlu olsun!’
Bugün, bağımsızlığımızın sembollerinden İstiklal Marşımızın kabulünün yüzüncü yılını kutluyoruz. Aynı zamanda her 12 Mart’ın Erzurum’umuz için bir çifte sevinç günü olduğu bilinciyle, Erzurum’un kurtuluş gününü selamlıyoruz.
Esarete boyun eğmeyerek bu sevincimizi mümkün kılan ve bağımsızlığı için her türlü fedakârlığı sergileyen şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Toprak sevdasını yüreğinden bir an olsun bile eksiltmeyen bütün Erzurumlu kardeşlerimi bu kutlu günde can-ı gönülden selamlıyorum.”

“TOPRAĞIN KIYMETİNİ, TOPRAĞA KANINI DÖKENLER BİLİR”

Bu arada DEVA Partisi Erzurum İl Başkanı Vahit Bingöl’de hem 12 Mart Erzurum’un kurtarılışının 106 yıl dönümü ile İstiklal Marşı’nın kabulünün 103 yıl dönümü münasebetiyle bir mesaj yayınladı. Bingöl mesajında; “Bugün Erzurumlunun; “Zulmün kara güllesiyle, topu önünde, İmandan fukara olan eğilir. Bir karış toprağın öz kıymetini, Toprağa kanını dökenler bilir” şeklinde duygularını dile getirdi.
Bingöl mesajında şu ifadelere yer verdi;
“Bahar mevsiminin ilk ayı olan Mart ayının, Erzurumlu için farklı ve büyük bir önemi vardır. Çünkü 12 Mart 1918 tarihinde Erzurum ve Erzurumlular, düşmanlarına bir kere daha galip gelerek, 106 yıl önce bugün yeniden bağımsızlıklarına kavuşup, özgür oldular.  Yine ne büyük bir tesadüf ki İstiklal Marşımızın kabulüde 12 mart 1021. Bu durum; yalnızca Erzurumlular için değil, yurdumuzun diğer bölgeleri için de önemlidir. Zira bu tarih; bölge insanına; Erzurum’da, Van’da, Iğdır’da ve Anadolu’nun daha başka yerlerinde, akla, hayale gelmeyecek insanlık dışı her türlü işkence ve katliamı gerçekleştiren Ermenilerin, geldikleri yere gönderildikleri anın, tarihin sayfalarına kara bir leke olarak kaydedildikleri tarihtir.
Erzurumlunun ve milletimizin tarihinde göze çarpan en önemli nokta kahramanlığıdır. Onun içindir ki Erzurumlu, hürriyetinin ve varlığının en önemli nişanesi olan bu toprakları, hiçbir şey karşılığında feda etmemiştir. Çok zor şartlarda dahi bir çıkar yol bulmasını bilmiş, kanı pahasına da olsa, hiçbir zaman uğrundan dönmemiştir.
O Erzurum ki; küllerinden doğuşundan bir süre sonra, Kurtuluş Savaşımızın ve dolayısıyla Cumhuriyet’e giden yolun en önemli kilometre taşı olacaktı. Mustafa Kemal Atatürk, 23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresi’ni gerçekleştirecek ve arkasından, Erzurum hemşerisi, Erzurum mebusu olacaktı. Ve Kurtuluş’a giden bu yol, 12 Mart 1918’de kurtarılan Erzurum’da yapılan hamleyle, daha da büyüyüp gelişecek, sonrasında da yeni bir devlete dönüşecekti.
Her 12 Mart; Erzurum Kalesinin beklediği kutsal sabahtır.
Ve bugün Erzurumlunun;
“Zulmün kara güllesiyle, topu önünde,
İmandan fukara olan eğilir.
Bir karış toprağın öz kıymetini
Toprağa kanını dökenler bilir” diyerek kurtuluşa ulaştığı gündür.
Bugün o gündür Dadaşım… Kutlu olsun bayramın…

Devamını Oku

ERMED VE ETÜ KADINLAR İÇİN İŞ BİRLİĞİ YAPTI…

ERMED VE ETÜ KADINLAR İÇİN İŞ BİRLİĞİ YAPTI…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Erzurum Yeni Medya Derneği (ERMED) ile Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) iş birliğiyle ‘Erzurum Kadın Yöneticiler Buluşması’nın ikincisi düzenlendi. ERMED Başkanı Gamze İspirli, Türkiye’de kadınların iş dünyasında, iş gücüne katılım oranının yüzde 31, siyasi arenaya ise TBMM’de ki 600 milletvekilinin yüzde 17’sini, bin 397 belediye başkanının da yüzde 3’ünün kadınlardan oluştuğunu hatırlatarak, “Görüldüğü gibi kadınlar halen sosyo ekonomik anlamda hak ettiği konumda değil.  Bu tablonun değişmesi için hepimize önemli görevler düşüyor.”dedi.

8 Mart Dünya Kadınlar günü münasebetiyle Erzurum’daki kadınların iş ve toplum yaşamındaki ortak sorunların nedenlerini tespit etmek ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri geliştirmek amacıyla düzenlenen ortak akıl toplantısı ETÜ’nün ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

Yaşam Merkezi Toplantı Salonu’nda düzenlenen programa ETÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ceren Sultan Elmalı, Erzurum Yeni Medya Derneği (ERMED) Başkanı Gamze İspirli, ETÜ Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (EKAUM) Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Bahtinur Möngü, Yeni Medya Derneği yönetim kurulu üyeleri, kamu, özel ve sivil toplum kuruluşlarının kadın yöneticileri ile kadın akademisyenler katıldı.

Programın açılışında konuşan ERMED Yönetim Kurulu Başkanı Gamze İspirli, ikincisini düzenledikleri programda ortak akıl ile önemli çıktılar oluşturacaklarını ve Erzurum’da önemli başarılara imza atan yönetici kadınlarla el ele vererek bir yol haritası belirleyeceklerini söyledi.

ERMED BAŞKANI İSPİRLİ, KADIRLAR SOSYO EKONOMİK ANLAMLA YÜKSELMELİ

Başkan İspirli yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “8 Mart Dünya Kadınlar Günü, ülkemizde de her geçen yıl gerek kamu gerekse sivil toplum kuruluşlarının katkı ve katılımları ile daha anlamlı ve amaca hizmet eder şekilde kutlanmaktadır. Kadınlara uygulanan her türlü şiddetin önlenmesi, ayrımcılığın sona erdirilmesi, kadınların maruz kaldıkları ekonomik haksızlıkların giderilmesi, çalışma koşullarının düzeltilmesi hepimizin temennisidir. Hem bir anne, hem de iş yaşamında yer alması nedeniyle kadınlarımız ailenin temel taşı konumundadır. Kadınımızı kendi hakları ve bu hakların kazanımı konusunda desteklemek, kadınlarımızın ve analarımızın hak ettikleri değere sahip olmalarını sağlamak yalnızca kadınlarımızın sorumluluğuna bırakılamayacak kadar önemlidir. Bu konu toplumsal bir sorumluluktur ve toplumun her kesiminin çıkarınadır. Bu bilinçle toplumsal duyarlılığımızın artarak devam edeceğine olan inancımız sonsuzdur. Türk gelenek örf ve adetlerinde hak ettiği yeri almış olmasına karşın zamanla yıpratılıp değiştirilerek kadını ikinci plana atan anlayışla mücadele, toplumsal refah, huzur ve barışın bir gereğidir.

Dünyadaki özel mülkiyetin yüzde 1’i kadınlara ait, ülkemizde milletvekillerimin yüzde 17’i kadın, ülkemizde belediye başkanlarının yüzde 3’ü kadın, ülkemizde kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 31 civarında görüldüğü gibi kadınlar halen sosyo ekonomik anlamda hak ettiği konumda değil.  Bu tablonun değişmesi için hepimize önemli görevler düşüyor.

Ortak akıl toplantımızın bu sorunlar konusunda farkındalık oluşturmasını temenni ediyor. Programımıza destek veren Rektör hocamız ve organizasyon komitesinde yer alan hocalarımıza teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.”

PROF.DR.ELMALI: KADINLAR LİDERLİK POTANSİYELLERİNİ GÜÇLENDİRMELİ

ETÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ceren Sultan Elmalı ise kadınların, toplumun her alanında etkili liderlik rolleri üstlenmiş, vizyoner projeleri yönetmiş ve toplumsal değişimde öncü olduklarına dikkat çekerek, buna rağmen hala kadınların cinsiyetçi ön yargılar, ayrımcılık gibi engellerle mücadele etmek zorunda kaldığını söyledi.

Kadınların liderlik potansiyelini güçlendirmek ve onların daha fazla fırsat elde etmelerini sağlamak için kolektif bir çaba sarf edilmesi gerektiğinin altını çizen Elmalı, Ortak Akıl Toplantısı’ndaki bilgi ve deneyim paylaşımları sonucunda yapılan değerlendirmeler aracılığı ile hazırlanacak olan raporda yer alan tespit ve önerilerin hem üniversitenin hem de şehrin ilerlemesinde kritik rol oynayacağına inandığını açıkladı.

Konuşmaların ardından devam eden programda Erzurum’un kadın yöneticileri; toplumsal cinsiyet, kadınların iş gücüne katılımı, kadınların eğitim hakkına erişiminde yaşadığı güçlükler, medyada kadının yeri, mobbing ve şiddet olayları, kadınların karar alma süreçlerindeki tanınma ve temsil sorunları ele alındı.

Program sonunda katılımcı kadınlara müzik eşliğinde çay pasta ikram edilirken, ERMED Başkanı Gamze İspirli’de müzisyenlere plaket takdim etti.

Devamını Oku

HÜDDAM

HÜDDAM
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Karanlıkta, dört kişi sessiz adımlarla Kumlu Dere Mahallesi’ndeki taş duvarlı, toprak damlı müstakil evin önünde durdu. Ürkekçe kapının tokmağını vurdular. Kısa bir beklemenin ardından ahşap kapı gıcırdayarak açıldı. Dört kişi, kapıyı açan emekli zabıta komiserine selam verip içeri girdi. Rüzgâr hafiften esiyor, uzaktan gök gürlemeleri duyuluyordu…
Şah İsmail, kardeşi Ali Ekber’in ısrarı üzerine daveti kabul etmişti. Pencere aralıklarından rüzgârın girip, uğuldadığı küçük odada heyecanlı bekleyiş hâkimdi. Kamu kuruluşlarında çalışan dört kişi, emekli zabıta komiserinin gösterdiği kanepe ve sandalyelere oturdular. Evin dışı harabe görünse de odalar loş ve temizdi. Hal, hatır sorma faslının ardından Şah İsmail, yanında oturduğu kardeşinin kulağına bir şeyler fısıldadı. Emekli zabıta komiseri bakışlarını misafirlerinin yüzlerinde gezdirdi. Konuklarına abdestli olup olmadıklarını sordu.
Şah İsmail gusül abdesti alıp geldiğini dile getirdi. Ali Ekber, Rıza ve Hamdi abdestli olduklarını söylediler. Emekli zabıta komiseri misafirlerine program hakkında genel ve detay bilgi verdi. Ali Ekber, Rıza ve Hamdi tecrübeliydi. Oluşturulacak halkaya ilk kez girecek olan Şah İsmail, anlatılanları ilgi, merak ve heyecanla dinliyordu. Anlatılanları aklında tutmaya, hiçbir şey kaçırmamaya çalışıyordu.
Rüzgârın şiddeti artmış, gök gürültüleri arasında peş peşe şimşek çakıyordu. Halkayı yönetecek olan emekli zabıta son kez konuklarının gözünün içine bakarak. ‘Bu akşam neden burada toplandığımız malum. Allah’ın izni ve inayetiyle cin çağıracağız. Sakin olun, korkmayın. Davetlimiz olacak cin mümindir. Benim cinimdir. Onlar da bizler de Allah’a inanıyoruz.’ Dedi
Ali Ekber, Rıza ve Hamdi önceden cin çağırma seansına çok kere katılmıştı. Rahattılar. Emekli zabıta komiseri oturduğu sandalyeden kalktı. Kollarını kasıp, göğsünü ileri uzatarak gerindi. Bir kaç kez derin nefes alıp verdi. Odanın ortasına oturdu. Misafirler davet beklemeksizin odanın ortasına diz üstü oturup yuvarlak halka oluşturdu. Emekli Zabıta Komiseri, konuklarına çağrılacak cine yöneltilecek soruları olup olmadığını sordu. Ali Ekber. Erzurum’daki define yerlerini soracağını söyledi. Rıza ve Hamdi’de eskiden Ermenilerin yaşadığı köylerindeki altın gömülü yerleri öğrenmek istediklerini belirttiler. Şah İsmail, halkadan kalkıp eve gitmek için yoğun istek duyuyordu. Korkuyor muydu? Evet korkuyordu. Kalkmak için doğruldu. Emekli zabıta komiseri, Şah İsmail’in korktuğunu anlayıp, ‘Sakin ol. Korkacak bir şey yok. Halkayı bozma.’ Diyerek kalkmasını engelledi.
Yağmur başlamıştı. Gök gürültüsü şiddetlenmiş, şimşekler art arda çakıyordu. Emekli zabıta komiseri ‘Haydi Bismillah’ diyerek halkanın ortasına sırt üstü uzandı. Cin çağırma dualarını halkadakilerin işiteceği şekilde okumaya başladı. Birkaç dakika sonra ses tonu değişti. Gözbebekleri küçüldü. İri yarı olan emekli zabıta komiseri kasılmaya başladı. Bilinci kayboldu. Kemiklerinden kırılırcasına sesler çıktı. Sesi değişti. Şiveli konuşan emekli komiser yardımcısının bedenini giren cin boğuk, kalın, yarı anlaşılır ses tonuyla, ‘Selamün aleyküm’ dedi. Halkadakiler de. ‘Aleykümselam’ diyerek selamı aldı. Kardeşim Ali Ekber, cine hitaben. ‘Bugün aramızda bir misafirimiz var. Tanıştırayım ağabeyim Şah İsmail.’ Dedi. Cin de, ‘Elimi tutsun tanışalım’ karşılığını verdi. Bu sırada emekli zabıta komiserinin elini tutup, kekeleyerek ‘Tanıştığımıza memnun oldum’ dedim.
Emekli zabıta komiserinin ağzından konuşan cin, Şah İsmail ile ilgili güzel sözler sarf etti. Şah İsmail’in ismine yakışır hayat sürmesi gerektiğini anlattı. Daha birçok şey söyledi. Ancak heyecan ve korkudan söylenenlerin çoğunu akında tutamadı. Cin derin ve uzaklardan geliyormuş gibi boğuk sesiyle. ‘Sormak, öğrenmek istediğiniz bir şey var mı? Varsa söyleyin.’
Ali Ekber, Rıza ve Hamdi önceden hazırladıkları define yerleriyle ilgili sorularını cine yönelttiler. Cin güldü. Ekledi, ‘Ademoğlu çok şey istiyor. Altın, defineyi bulup ne yapacaksınız. En büyük hazine, define insan olmak. Define felakettir. Asırlardır ademoğlu ve kızı define sahibi olmak yüzünden helâk oldu. Mayanızdaki toprak, define yüzünden dökülen kan yüzünden çamurlaştı, çirkinleşti. Allah’a inanmak ve hasbilerden olmak kadar şu kâinatta daha değerli bir hazine yoktur. Ademoğlu ve kızının hazinesi Allah. O’nu arayıp bulandan daha mutlusu ve zengini yoktur. İnsanoğlu şerefli yaratıktır. Allah’tan sağlık, sıhhat ve iman isteyin.’
Bu esnada halkanın ortasındaki sırtüstü uzanmakta olan emekli zabıta komiseri sol tarafında bulunan pencereye doğru döndü. Cin’in sesi öfkeli tona bürünerek, ‘Defolun ifritler. Allah’tan korkun. Defolun melunlar.’ Diyerek haykırdı. Bu esnada gök şiddetli gürledi. Yakında çakan şimşek odanın içini aydınlattı. Halkadakilerin korkudan rengi kaçıp, içleri daraldı. Emekli zabıta komiserinin uzandığı yerden kemikleri kırılırmışçasına sesler gelmeye başladı. Şah İsmail bir an kâbus yaşadığını düşündü. Aklına, yıllar önce komşularının küçük kızı Zarife’ye musallat olan cinler geldi. Zavallı küçük kızı, musallat olan cinlerden kurtarmak için ailesi kapı kapı muskacı ve cinci hocaları dolaşmıştı. En sonunda oturdukları evi ve mahalleyi terk etmişlerdi. Zarife’ye ne olmuştu acaba. İyileşti mi yoksa üç harflilere mi karıştı. Bu sorunun cevabını hiçbir zaman öğrenemedi.
Cin, emekli zabıta komiserinin ağzından konuşmaya devam ederek, ‘Kâfir ifritler sizlerle konuşmama engel olmak istiyorlar. Size define yerlerini söylememe engel olmak için pencereden içeri girmek istiyorlar. Gök gürültüsü ve şimşekler ifritlerin nefes ve kıvılcım saçan gözleridir.’
Küçük bir sessizlik oldu. Hüddam emekli zabıta komiseri ağlayıp, inler gibi olduktan sonra, ‘Gidiyorum. Beni rahat bırakmıyorlar. Sizi de rahat bırakmayacaklar.’ Dedikten sonra gitti.
Hüddam emekli zabıta komiseri büyük acılar çekiyormuşçasına, kemikleri balta ile kıtır kıtır kırılıyormuşçasına yorgun cılız sesler arasında kendine gelmeye başladı. Dua ve Kur’andan sureler okuyarak uyandı. Yorgundu. Her yeri özellikle kemikleri ağrıyordu. Yaklaşık beş dakika sonra tamamen kendine geldi. Şah İsmail’e ve halkadaki diğer kişilere cininin neler söylediğini sordu. Ali Ekber, define sorularına doyurucu yanıt alamadıklarını belirtti. Emekli zabıta komiseri acılar içerisinde tebessüm etmeye çalışarak, ‘Defineleri sahiplenmişler. Yerlerini söylemiyorlar. Yapacak bir şey yok’ diyerek yattığı yerden besmele çekerek doğruldu.
Gök gürültüsü yavaşlamış, yağmur durmuştu. Şah İsmail, halkadan çıktıktan sonra korku içerisinde o anı yeniden yaşıyormuşçasına evine döndü. Uzun yıllar Kumlu Dere Mahallesi’nden uzak durdu. Üç harflilerle ilgili yazı okumaktan, sohbetlere katılmaktan vazgeçti. Kardeşi Ali Ekber ile arkadaşları Rıza ve Hamdi ile bir daha görüşmedi. Bir yakınından aldığı habere göre Hamdi psikolojik tedavi görmeye başlamıştı.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.